2 Kasım 2014 Pazar

Gezi Stajı


Gezi Stajı 07.07.2014-13.07.2014/03.08.2014-06.08.2014

    Gezi stajımın bir haftasını Şile'de, geriye kalan üç günlük kısmını ise Rize ve Trabzon'da gerçekleştirdim. Gezdiğim yerlere artık farklı bakış açısıyla baktığımı ve yorumlara sahip olduğumu fark ettim. Gözlemlerimi, öğrendiğim bilgileri blogumda yer verdim.


   ŞİLE

      Şile beklemediğim kadar bir tarihi geçmişi, doğal güzellikleri ve mimarisi olan bir ilçeymiş. Öğrendiğim ilginç rivayetlerde buradaki gezimi eğlenceli kıldı. Bunlara yazımda yer verdim. Aslında ilçe olmasına rağmen bir çok şehrimizden daha büyük bir yüz ölçümüne sahip olan Şile İstanbullular’ın kolayca ulaşabileceği bir yerdedir. Şile merkezinde tanıştığım esnaflardan ve burada yaşamış köylerini ziyaret ettiğim eski Şileliler’den rivayetler hakkında bilgiler aldım.
     Buraya geldiğimde ilk önce ormanlık yolların içerisinden sahile indim. Gezime Şile Feneri’ne giderek başladım;

Şile sahili

07.07.2014
Şile Feneri;

   Dünya’nın aktif olarak görev yapan en büyük ikinci feneri ve ülkemizin de en büyük feneri olan 150 yaşındaki Şile feneri, 19 metre yüksekliğinde ve  ışığını 35 mil uzaklığa kadar gönderebiliyor. Taş kısmı Türk Mimarlar tasarlarken, metal aksamı ve mercek-kristal sistemi Paris’den bir fabrikadan gelmiş.


        


        Yakınından baktığımda düzgün sekizyüzlü bir prizma olduğunu keşfettim. 110 cm kalınlığında taşlardan yapılmış olan fenerin üzeri siyah beyaz kalın hatlar olarak boyandığını gözlemledim. Nedeni gündüz iyi görülebilmesi içinmiş ve ilk yapıldığında da bu renklere sahipmiş.




                                                                                      Fenerin kapısı


      Fenerin bekçisiyle konuşup nasıl çalıştığı hakkında birkaç soru sordum. Elektriğin olmadığı tarihlerde ışık kaynağı olarak üç fitilli gaz lambası kullanılarak işlevini görüyormuş. Şimdi ise bekçi bir dönüşünü fenerin dişli sistemli saatini iki saatte bir kuruyormuş. Ayrıca bu fenerin, 120 saniyede bir dönüşünü tamamladığını ve dakikada 4 defa çaktığını öğrendim.



Paris'den gelen fener Şile fenerinin
bahçesinde sergilenen 100 yıllık fener
     



      İlginç bir rivayet öğrendim. Türkiye’nin en büyük deniz fenerinin neden daha hareketli ve tehlikeli bir limana yerine Şileye konulduğunu soranlara rivayete göre şu cevap verilirmiş; Şile kayalıklarına dikilmesi tamamen bir yanlış anlamadır. Fener aslında Şili için ısmarlanmış ancak bir yanlış anlama sonucu Şili yerine Şile’ye dikilmiş. Okyanusun sonsuzluğu yerine, Karadeniz’in hırçın dalgaları tarafından dövülüyor denirmiş.


Şile Kalesi(Ocaklıada kalesi)

     Şile Kalesinin konumu şaşırtıcıydı. Büyük bir kayanın üzerinde yapılmış olan bu yapı yığma taş sistemiyle beyaz kireç taşları kullanılarak oluşturulmuş.12 metre yüksekliğindedir. Bu kale 2.000 yıl önce Cenevizliler tarafından inşa edilmiş ve Şile’yi  egemenliği altına alan her uygarlık tarafından denizden gelebilecek saldırılara gözetleme amacıyla yapılmıştır.


Şile Fenerinden görüntüsü


     4 katlı bir yapısı vardır. En alt katında kiler diğer katlarında ise sadece 20 askerin sığabileceği kadar alanı vardır. Restorasyon yapıldığı için ulaşamadım ancak bir kaç açıdan gözlemleyebildim. Teleferik aracılığıyla ulaşım gerçekleştiriliyor.

                                                                    

Sahilden kalenin görüntüsü

Kale pencere açıklığı


Sahilde kayaya gömülü tasarlanan
cafe'yi çok beğendim

Ağlayan Kayalar

     Ağlayan kayalar taşlar arasından çıkan bir su kaynağıdır. Akan suyun gözyaşı damlalarına benzetildiği için bu ad verilmiş. Ağlayan kayalarda sakinlik, dalgaların kayalarda çıkardığı ses huzur vericiydi.





       Bu kayalarda yaşanan bir rivayet varmış. Rivayate göre; 1730’lu yıllarda yörenin en varlıklı ağası Dimitri’nin kızı Efteya ile koyun çobanı öksüz Mehmet’in umutsuz aşkları, onları bu kayalıklara kadar getirir. Aşıklar kavuşmalarının olanaksızlığını bildikleri için el ele tutuşarak kendilerini kayalıklardan aşağı atarlar. Halk arasında kayanın o zamandan bu yana kaderinden ağladığı rivayet edilir. 


Kumbaba Kumulu

   Bu bölge Bizanslılar tarafından ‘Güneş Hamamı’ olarak kullanılırmış. Bir çok hastalıklara özellikle de romatizmal hastalıkların tedavisinde etkili olduğu düşünüldüğü için Bizans saray üyelerinin yazın buraya gelip güneş banyosu aldıkları söylenir. Burası bana çöldeymişim hissi verdi. Kumdaki ayak izinleri bir pattern oluşturmuş gibiydi.

Kumbaba kumulu

Mağaralar

       Şile’de bir çok topluluğa barınak olan sayısız mağara vardır. Bunların bir kısmı efsanelere sahip olduğu söylenir. Ayrıca Şile kıyılarında akıntılar ve gelgit olayları nedeniyle de bir çok deniz mağarası vardır. Bu mağaralardan Sofular ve  Meşrutiyet kara mağaralarını gezdim ve ocaklıada ve akşam güneşi deniz mağaralarını ise kıyıdan gözlemledim.



Sofular mağarası

    Sofular mağarası yaklaşık 100 metre uzunluğunda  ve 17 metre yüksekliğinde kuru bir mağaradır. Xenophon mağarası adıyla da bilinen bu mağara Romalılar’dan kaçan Hristiyanlar tarafından saklanma yeri ve kilise olarak kullanılmış. 


Sofular mağarası girişi

     Bu mağaraya çok dar olan ağzından giriş yaptım. Ardından içerisinde bir geniş alana çıktım. Bu alan beni dar girişin ardından heyecanlandırdı. Resimde görüldüğü üzere sarkıtlar ve dikitler vardı. Daha fazla ilerleyemedim çünkü buradan sonrası sürünerek geçilmesi gerekiyordu.
Sofular mağarası içi

Meşrutiyet mağarası

    Diğer adıyla Mağaraltı mağarası 40 metre uzunluğunda en derin yeri 3 metre olan yatay ve kuru bir oluşumdur. Bu mağaranın Sofular mağarası’na göre daha ergonomik bir girişinin olması beni mağaraya girmeye karşı cesaretlendirdi. Ancak içeride genişleyen ya da daralan bir boşluk yoktu. Bu yüzden Sofular mağarasındaki değişen boşlukların bende uyandırdığı heyecanı burada yaşayamadım.





Ocaklıada Mağarası

      Şile kalesinin altında yer alan 15 metre uzunluğundaki bu deniz mağarasına yüzerek ya da sandalla ulaşılıyor. Bu mağaraya hava şartları dolayısıyla giremedim ancak kıyı boyunca mümkün olduğunca içeriyi görebilecek şekilde yürüdüm ve fotoğrafladım.
                            
           
Ocaklıada mağarası

    Mağaranın geniş ve yüksek açıklığı ilk dikkatimi çeken şey oldu. Denizin gelgit ile bu kadar derin ve yüksek yarığı oluşturması etkileyiciydi.
 Rivayete göre; mağara ile Şile kalesi’nin arasında bir gizli yol varmış. Ancak bu konuda yapılan araştırmalar sonuçsuz kalmış.


Akşam Güneşi Mağarası(Zeki Müren Mağarası)

     Adını duyduğumda şaşırdığım bu mağara batıya bakan ağzı batan güneşin ışınlarını aldığından Akşam Güneşi ismini almıştır. Ayrıca Zeki Müren’in burada yüzmeyi sevdiği için halk onun ismini de bu mağara için kullanır. 80 metre uzunluğu ile Şile’nin en uzun mağarasıdır. Mağaraya sandalla ulaşım sağlanır. 


Zeki Müren mağarası

Kabakoz Köyü

Kabakoz köyü çeşmesi

      Kabakoz köyü’ne gittiğimde çekim vardı. Bir yerde toplanmış çekimi izleyen ellili yaşlarda bir amcaya Kabakoz köyü Çeşmesi’ni sordum ve bana öyle bir yer olmadığını söyledi. Biz küçükken bilye oynadığımız yer vardı orası mı acaba dedi ve bizi oraya yönlendirdi. 600 yıllık Bizanslılar tarafından yapılmış olan bu çeşmenin kabakozlular tarafından bilinmemesi ben şaşırttı. Gittiğimiz yer gerçekten de diğer adıyla Papaz çeşmesi olan Kabakoz Köyü Çeşmesi’ydi.



Kabakoz köyü evleri

           İki Eski Şileli Rum’un hikayesinin anlatıldığı bir kitapta okuduğum kadarıyla Türkler’in ve Rumlar’ın evleri birkaç açıdan farklıymış. Türk evleri karaya bakan tarafta büyük avlulu ve tarım için geniş bahçeliyken Rum evleri denize bakan yönde avlu ve avlu yerinde daha çok kattan oluşan evleri varmış. Rum evlerinin hepsi yakıldığından yalnızca Türk evlerini görebildim.



Kerpiç kullanılmış


  
    Temeli yığma taş yöntemiyle yapılmış ardından ahşap ile iki kat örülmüş.

Ahşap ev



   Köyün meydanında Kabakoz çeşmesinden de yaşlı olan 640 yaşında tarihi çınar da yaşıyla ve asırlarca ayakta kalmasıyla beni etkiledi.



                      



Yeniköy 

Yenikoy Ortadoks Vaftiz Kilisesi

    Rumlar’ın Kurtuluş Savaşı öncesi yaşadığı 4-5.000 nüfuslu kalabalık bir yerleşim birimiymiş. Yeniköy’de haraba şeklinde olan vaftiz yerini ziyaret ettim. Tam karşımızda kubbeli olan yer vaftiz yapılan yer kapısını açtığım yer ise kuyudur.
     Harabe şekline dönen bu vaftiz yerinin daha iyi şekilde korunmasını isterdim.



Panoromik çekim





                                                           
Vaftizin gerçekleştirildiği köşe


İmrenli Köyü

   Bu köyde evlerde alt kat kerpiç üst kat ahşap malzeme kullanılarak yapılmış.






Şehir Merkezindeki Otantik Şile evleri


      100-150 yıllık olan otantik Şile evleri ahşap ve taş kullanılarak yapılmıştır. Şile’nin karakterstik yapı malzemesi ahşaptır. Ahşap olarak da kestane kullanılır. Bu malzeme suya dayanıklı ve işlenebilirliği sayesinde Şile evlerinde tercih edilmiştir. Evler tek ya da iki katlıdır.(3 katlı olanların geneli Rum evleridir.) Yığma yapı şeklinde taşlar inşa edilir. Türk evlerinde eve girişte haremlik selamlık olarak sağ ve solda iki oda bulunur.


Çatısındaki eski kiremitler ve taşlar ilgimi çekti

      Şehir merkezindeki eski Cumbalı evleri sade ve küçüktü. Köyde ise daha büyük içinde ağırda olan evlere rastladım.




Komşu kapıları



 Rize

      Memleketim olan Rize’ye hem ziyaret amaçlı hem de gezi stajımı yapmak amacıyla gittim. Rize doğal güzellikleri, ahşap evlerinin yanısıra Türkiye’yi ayağa kaldıran pratik bir o kadar da komik yapılara sahip bir şehirdir. Rize’de şehir merkezine bağlı köylerine, Fırtına nehrine, yaylara ve tarihi kalelerine, tarihi köprülerine gittim.


Rize Dağmaran'dançektiğim yemyeşil manzara resmi



03.08.2014

Rize kalesi

   Rize Kalesi'ne şehir merkezinden çıktık. Bu kale iç kale ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. 150 m yükseklikte doğal bir yükselti üzerinde kurulmuştur.Yamuk şeklindedir. Giriş kapısı doğudadır. Dış kapıdan küçük avluya girilmekte ve buradan ikinci bir kapı ile kalenin asıl alanına girilmektedir. 
   
   
Rize Kalesi surları

           
    İç kaleyi çevreleyen duvarlar kısmen düzgün kesme taş ve moloz taşlardan inşa edilmiştir. Duvarların kalınlığı 1,5 metredir. İç kale, yarım daire planlı beş kuleye sahiptir. 

Kaleye giriş

    
  İç kale, yarım daire planlı beş kuleye sahiptir. Kaleye girişin üzerindeki beş kuleden biri resimdekidir.Rize’ye hakim ve muhteşem bir manzarası vardı.

Kulelerden bri



Çay Alım Yeri

   Rize'de her köyde ve ilçede bulunan bu delikli yapılar çay alım yerleridir. Bu yapıların delikli olmasının sebebi çayların kurumaması içindir.  

04.08.2014

Şenyuva Kemerli Köprü(Cinciva Köprüsü)

    Fırtına deresi üzerinde 150 senelik tarihi yansıttıkları bölgede meydana gelen fırtınalara meydan okurcasına ayakta kalmayı başarmıştır. 
    Yontma taş tekniğiyle yapılan bu köprülerin mimari yönden taş tekniğinde ayrı bir yeri vardır.Bölgenin yaygın taş köprülerinden biridir. Tek bir kemerle Fırtına Deresi geçilmiştir.

    Dere seviyesinden 15-20 metre yükseklikte bulunan köprünün toplam uzunluğu 40 metre.



Rafting

    Fırtına Nehrine gelip rafting yapmamazlık olmazdı. İlk defa rafting yaptım ve çok eğlenceliydi. Nehrin en hızlı olduğu dönem mayıs ayının sonuymuş çünkü karlar eriyip nehre katıldığı dönemmiş. 

Ayder Yaylası

     Ayder yaylası yeşilin her tonunun olduğu Rize'nin ilçesidir. Ayder yaylasında kendimi ilk defa nefes alıyormuşum gibi hissettim. Çünkü buradaki kadar oksijen ve hava temizliği hiç bir yerde olmadığını düşünüyorum.
     Yaylaya gittiğimizde hava ilk resimdeki gibiydi ancak yarım saat sonra ikinci resimdeki gibi sis çöktü.




Ayder yaylasında dağlardan gelen bereketli su
     Ayder yaylasındaki evler malzeme olarak şekildeki gibi değişkenlik gösterir.
 Resimdeki evde birçok malzeme örme tekniği ile  kullanılmış. Temel taş örme ile ahşap ile de birinci kat duvar yapılmış.


    Evlerdeki saçakların uzun olduğunu gözlemliyoruz. Rize dört mevsim yağış aldığı için duvarların korumak için bu yönteme başvurulmuş. 
                         
                                    




Fırtına nehri üzerinden geçen sevimli bir köprü
    Rize'de coğrafi yapısı nedeniyle evler dağınık yerleşmiştir. Şehir merkezine bağlı köylerdeki evler genel olarak doğal taş ile yapılmış ardından üst kata çıkmak için tuğla kullanılmış.










06.08.2014

Trabzon 

  Trabzon'da gezi stajımın son gününü gerçekleştirmek istedim ve İstanbul'a dönerken Trabzon'a gittik. Resimlerden görüp merak ettiğim iki yapı olan Sümela Manastırı ve Cephanelik’e gittim. Buraların tarihi dokuları, yüksek yapıları ve peyzaj ile bütünlükleri beni en çok etkileyen yanları oldu.

  
Sümela Manastrı
            Erkenden Sümela Manastrı'na gittim. Manastra çıkarken dağın içine gömülü olarak yapılmış ve yüksekliği ve ürkütücü geldi. Araba ile belli bir yere kadar geldik ve patikadan yürüdük. Ardından resimde görülen merdivenden manastra giriş yaptım. Oraya vardığımda ürkütücü düşünceler bir anda yok oldu iç avlusundaki freskleri ve katman katman yapısını çok beğendim.   

Sümela Manastrı'na çıkarken alttan görünüş
Sümela Manastrı'nın içine giriş
     Rivayete göre Sümela Manastır'ını iki rahip yapmıştır. Bu iki rahip birbirinden habersiz olarak rüyalarında Hz. Meryem ve Hz İsa'yı görnüştür. Rüyada gördükleri bu yer Sümela Manastırıymış . Buraya gelen rahipler birbirine rüyalarını anlatmışlar ve Manastır'ın temelini atmışlar. Manastır'ın asıl adı Meryem Ana Manastırı'dır. Sümela ise bunun Rumca adıdır.
Sümela Manastrı iç avlusuna bakış


Manastrın iç avlusu

Freskler

   Sümela Manastırın'da fresklerin çok fazla olduğunu farkettim ve bazılarının ne olduklarını sorguladım ve manastırın ana ünitesinin iç ve dış duvarlarının tamamen freskler ile süslenmiş olduğunu tespit ettim.





    Manastır'ın güney duvarında üst kısmında Hz. Meryem'in doğuşu, mabede sunuluşu, Hz. İsa'nın doğuşu ve hayatı ile ilgili resimler olduğunu öğrendim.




Manastrın içerisinde gördüğm bir diğer fresk

Dış cephedeki Freskler

Cephanelik

      Silindirik bir yapıda olduğunu gözlemledim. Kemerler ile açıklıklar geniş tutulmuş.

Cephanelik dış görünüş


Cephanelik iç görünüş


    Cephaneliğin içindeki dönerek yükselen merdiven estetik bir görünüme sahip ve ağırlığı duvarlar tarafından taşınıyor


  Alan içerisinde tekrar kemerli açıklıklardan oluşan silindirik taş duvarlarla çevrili bir merkezi alan olduğunu gözlemledim


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder